“Şeker “ konusu önüme geldiğinde ilk adımım. Tam olarak dış
teolojide nasıl adlandırılıyor ona bakmak oldu.
Direkt aktarayım isterseniz. Online web çağına uyarlanmış
ansiklopedi wikipedia’nın şeker tanımı
Carbon, hidrojen ve
oksiyenden oluşan Kısa zincirli katı
halde kristalize formda yer alan maddedir.
Bu ifade bile evet şeker
Gıdaların temel yapı taşlarından biri olan karbonhidrattan mürekkeptir.
Fakat en basit anlatımı ile kimyevi açılımı budur ama zaten organik canlı
yaşayan bir gıda değildir.
Şartlar uygun olmadığında küf tuttuğunu mikrobiyal faaliyete
neden olduğunu (en azından en saf ve sık kullanıldığı hali olan toz ve küp
şeker için böyle) görenimiz yoktur. Neden meyvelerden meydana getirilen mamelat
ve recellere şeker katılır? Şekerin aslında tehlike arzeden yönünü bizim
kültürel data basemize katmışız, bir fayda olarak keşfetmişiz. Bu hal şekerin
yoğunluğu artınca başka hiçbir
mikroorganizmaların (normal şartlar altında 22-25 C ) yaşayamaması dolayısı ile
yaz döneminde meyvelerin hasat zamanında hazırlanan recel (meyvenin direkt şeker çözeltisinde
kaynatılması) ve marmelatın (meyvenin püre haline getirildikten sonra şeker
çözeltisinde kaynatılması) kış döneminde istenilen zamanda hazırlandığı
degerlere yakın bir kalite ve nefasette tüketimine olanak saglayan prezerve
edici koruyucu bir katkı maddesidir.
Katkı maddesi ifadesini bilinçli olarak kullanıyorum. Zira
kendisi direkt olarak herhangi bir
gıdanın ezilmesi öğütülmesi gibi basit aşmalar ile değil de tam anlamı ile
kimyasal bir dizi işlemden gecerek satınalınabilir forma döndüğü gerçeğidir.
Pancardan şeker elde edilme aşamaları[1]
1.
Meydan işleri ve pancarın işletmeye alınması
2.
Ham fabrika işlemleri
3.
Pancarın kıyılması
4.
Difüzyon işlemi
5.
Şerbetin arıtılması
·
Kireçlemeler,
·
Karbonatlamalar ve filtrasyon,
6.
Berrak şerbetin koyulaştırılması
7.
Rafineri- pişirilme işlemi
Normal toz şekerdeki kireçlenme aşamasından kaynaklı
(söndürülmüş kireç kaynaklı) ca hassasiyeti olan kişilerde metabolik sorunlara[2]
sebep olabileceği uzmanlarca ifade edilmektedir.
Bu durum göz önüne alındığında halkımızın ev hanımlarının öncelikli
ihtiyaç listesine yazdıkları fütursuzca ellerinin altında yer alan, sık
kullandıkları toz şekeri “artık ne kadar
tüketmeliyiz, tüketmeden nasıl çözümler üretebiliriz, daha doğal ürünleri
uyarlayabilir miyiz?”i konuşmamız gerekirdi. Dili geçmiş zamanı kullanmamın
sebebi son 15 senede yeni bir tatlandırma materyali olan hatta son 5 senede kullanım sıklığı ve miktarı ciddi boyutlara
ulaşan gıda üretim endüstrisini tamamı ile etkisi altına almış durumda. Buda
modifiye edilmiş nişasta bazlı şeker (NBŞ).
Halk arasında glukoz-frutoz
şurubu. 20 kg lik tenekeler içinde jel kıvamında yarı mamul bir madde.
Tam bir endüstriyel ürün olduğundan Her sektör ve ürün için
özelleştirilebilen fiyatı ucuz bundan dolayı tahmin edemeyeceğiniz düzeyde
yaygın bir tatlandırma materyali.
Tatlı diye tabir ettiğimiz tüm ürünler, paketli ürünler,
içecekler, unlu mamuller …. Aklınıza gelmeyen ama siz ve savunmasız çocukların fazlasıyla
maruz kaldıkları bir tatlandırma materyali. Gdo kadar tehlikeli ama gdo dan
daha geri planda, yeterli düzeyde bilinmiyor, bilinmesi engelleniyor bir
anlamda.
Neden bu kadar tehlike arzediyor NBŞ’ (NİŞASTA BAZLI ŞEKER) ler ?
Aslında sorun Nbş şekerlerden elde edilen şuruplar
normaldekinden çok daha fazla fruktoz içermesidir. İnsan bedeni hayati
faaliyetleri için glukozu kullanmaktadır. Gıdalarla alınan glikozun
metabolize edilebilmesi için insülin gerekli olduğundan, bağırsaktan glikoz
emilir emilmez daha karaciğere varmadan insülin reseptörleri uyarılarak insülin
salgılanmasına neden olur. İnsülin salgılanmasıyla olumlu bir gelişme de olur:
insülinle birlikte tokluk hormonu olan “leptin” de salgılanır. Böylece insan
tokluk hissettiğinden yemeye ara verir. Früktoz insülin salgılatmadığı için
leptin salgılanması da oluşmaz, böylece de tokluk hissi gelişmez. Bu da aşırı
kalori alınımına ve şişmanlığa yol açar. Kronik hastalıkların oluşumunda
şişmanlık kilit bir öneme sahiptir. Hem kalp-damar hastalıkları hem de bazı
kanser cinsleri şişman hastalarda çok daha fazla görülmektedir. [3]
Sonuç olarak tm alanında uzman insanlarında belirttiği üzere
, şeker; doğal gıdalarla ve kararında alındığında, tabi yaşam gereklikleri içinde,
hareketli yaşam gibi günümüz insanına uzak gibi görünen ama insan tabiatında
yer alan dışarı çıkma, yürüme, toprakla haşır neşir olma, hareket etme, uykuyu
belli zamanlarda bölme, bedeni ibadetlerle elzem hallere vücudu sevk etme ile
yukarıda bahsedilen sorunlar elemine edilebilecektir.
Meyve ve bal ile alınmayan her şekerin kimyasal olduğunu,. Kullanırken
miktarına ve sıklığına çok dikkat gerektiğini, “En tatlı ve en uzun yaşatan
zehir” kıvamında olduğunu unutmayalım.
Yediği içtiği ile bedenen ve fikren sıhhat bulan, değer katan
fikirleri ile keyfiyeti artan bir toplum olmamız temennisi ile…
emintürk